Avrupa Türk Gıdacılar & Perakendeciler Platformu Koordinatörü Volkan Aydın, Avrupa Türk/etnik sektöründe koronavirüsle mücadelede yaşananları Ortakalan için değerlendirdi
Avrupa Türk Gıdacılar & Perakendeciler Platformu Koordinatörü Volkan Aydın, Ortakalan’la paylaştığı değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: “Başlangıçta hemen söyleyeyim, sektörün tüm kesimleri elinden gelenin en iyisini yapma mücadelesi veriyor. Herkes büyük bir mücadele içinde… Neden? Üretici-toptancı-perakende zincirinin kırılmaması, aksamaması için. Etnik pazarda satılan ürünler çok farklı ülkelerden tedarik ediliyor. Türkiye’den başlarsak, bir dünya turu atabiliriz; ağırlık İtalya, Hollanda, Almanya, Belçika, Polanya, Balkan ülkeleri, Fransa, Danimarka, Hindistan, Arjantin, Brezilya, Şile, Çin, Tunus, Fas, Cezayir, İspanya, Portekiz, Vietnam… Bu böyle gider. Tüm bu ülkelerden ürün akışını sağlamak şu anda gerçekten zor…
Perakende´de raflarda olan ana gıda ürünleri bitti. 6 ayda satılan ürünler 2 hafta içinde eridi. Hatta 2 yılda satılan kolonya, tüm toptancılarda 2, marketlerde 1 hafta içinde tükendi. Hiç kimse böyle bir duruma hazırlıklı değildi. Buna rağmen markalar, toptancılar, distribütörler, bayiler hızlı harekete geçerek market raflarının boş kalmaması için ağırlıklı olarak ana gıdalar olan bakliyat, makarna, kolonya, yağ, un, şeker, turşu çeşitleri, konserve ürünler, salça çeşitleri tedarik etmeye başladı. (Tabii ki bunların yanında başka farklı hızlı sürümü olan ürünler de tedarik ediliyor.)
Avrupa Türk gıda sektörü kendi adına büyük bir imtihan veriyor. Yaşanılan bu durum birçok çalışma sürecinin tekrar gözden geçirilmesine neden olacak, olması gerekiyor. Sektörün çalışma düzeninde ciddi değişim olacağını düşünüyorum. Aklıselimle düşünüldüğünde, yaşanılan olumsuzlukların analizi yapıldığında lojistikte, teknoloji kullanımında, satış ve ürün tedarik sisteminde vb. birçok değişim olacağı kesin.
Üretim alanında neler oluyor?
Koronavirüs dolayısıyla üretimde çalışan eleman sayısı azaldı, yasal zorunluluktan kaynaklanan durumlardan dolayı (bazı ürünlerde hızlanma olsa da) üretim yavaşladı. 1 saatte üretilen ürünler 2 saate çıktı, tüm bunlara transport ve paketlemede eksiklikler, zorluklar da eklenince ürünlerin toptacıya ulaşma süreleri uzadı. Ülkeler arası taşıma bazı sınırlarda 30 km.den başlayan TIR kuyrukları oluştu. Bazı ülkelerde şoförler ülke girişlerinde 14 gün kuralına göre karantinaya alınınca, zaten zor bulunan şoförler hiç bulunmamaya başladı. Üreticiler tüm bu sorunlarla uğraşırken, paketlemeye, ürünlerin ham maddesine ve taşımaya gelen zamlar fiyatlara yansıdı.
Avrupa içinde taze ürünlerde durum daha sorunlu gözüküyor. (Sanıldığı gibi Avrupa’daki Türk marketlerinde satılan meyve&sebze ürünlerinin hepsi Türkiye´den gelmiyor.) Ürünleri toplamak için eleman bulunamıyor, farklı ülkelerden gelen sezonluk işçiler de artık yok. Yakın zamanda kuşkonmaz tarlalardan toplanacak. Toplama işini ağırlık olarak başka ülkelerden gelen işçiler yapıyordu, artık gelemeyecek. Fabrikalarda birbirine yakın çalışma yasaklandı. Bu durum ürün seçimini, hazırlamayı uzatıyor.
Elinde yeterince hammadde ve paketleme malzemesi olanlar daha şanslıydı. Fakat şu an birçok fabrikada ürünler azaldı ve sezonunda hasat edilen ürünlerin miktarı gittikçe düşüyor. Perakende sektöründe bu hız devam ederse fabrikalar piyasaya ne kadar ürün verebilecek, zamanla göreceğiz. Tüm bunlar olurken tabii ki daha çok para ihtiyacı doğdu. Parası olanlar ürün tedarik ediyor. Sigorta limitleri artık yeterli gelmiyor, üreticiler ve fabrikalar ürün verebilmek için para akışının olmasını istiyor.
Toptancılarda neler oluyor?
Toptancların en büyük sorunu şu an ürün hazırlama, tedarik, transport ve eleman olarak görülebilir. Birçok ürün depolarda 3 hafta içinde bitti. Depolara tekrar ürün girmesi zaman alıyor. Başta dediğim gibi 6 aylık ürünlerin 2 haftada tükenmesi ve marketlerde de bitmesi, tekrar sipariş verilmesi, markaların ve fabrikaların da buna hazır olmaması bazı ürünlerin yok satmasına neden oluyor. Özellikle kolonya ürünlerine Türkiye’nin ihracat yasağı koyması toptancıları kolonyayı başka ülkelerden tedarik etmeye ve bazılarını üretmeye itmesine neden oldu. Toptancılar eksikliği Avrupa içindeki toptancılardan ve markalardan karşılamaya çalışıyor. Marketlerden gelen talepleri karşılamakta zorluk çekiyor, elemanların çalışma saatlerinin uzamasına rağmen alınan siparişin hazırlanması önceye nazaran 3-5 kat uzun sürüyor.
Örneğin günlük 250 palet hazırlanırken şu an aynı müşteriye 600 palet hazırlanıyor. Bu durum elemanların hazırlama gücünü aşıyor. Bu durumlara koronavirüs dolayısıyla yapılması/yapılmaması gereken yasal zorunluluklar da olunca, hazırlık ve sevkiyatlar normal olarak uzuyor. Lojistikte en önemli sorunlardan biri ürün olsa bile, o ürünleri getirtmek ve yollamak pahalılaştı. Eskisinin 2-3 katı fazla fiyat isteniyor. Ayrıca ülkelerarası transportta dolu dönmeyen TIR’lar için daha fazla ücret istenildiği konuşuluyor. Kendi dağıtım TIR’ları olanlar bile şoför sorunu yaşıyor.
Bazı toptancıların satış elemanları artık marketleri ziyaret etmiyor, siparişleri evden yönetiyor. Bazıları da hala ziyaret ederek sipariş alıyor. Bu dönemde uygulaması olan toptancıların online siparişlerinde ciddi yükselme oldu.
Markalarda neler oluyor?
Avrupa etnik sektörüne hizmet eden çoğu marka ürünlerini fason üretiyor. Çok az markanın kendi fabrikası ve üretim yeri var. Markalar üretici ile dağıtım yapan bayi/toptancılar arasındaki durumu en iyi şekilde yönetmeye çalışıyor, birçok alanda aynı zamanda hareket etmek ve çözüm üretmek zorunda oldukları için yoğun zaman harcıyor. Marka sahibi ve yöneticileri krizi en iyi şekilde yönetebilmek ve ürünlerini yok sattırmamak için elinden gelenin en iyisini yapma mücadelesi veriyor. Tabii ki en büyük sorunları şu an ürün tedariği. Fabrikaların çoğu sadece kendilerine hizmet etmediği için, istedikleri kadar ürün tedarik edemiyorlar. Yine de şu ana kadar iyi yönettikleri söylenebilir. Türkiye kökenli markaların Avrupa´da bürosu veya elemanı olmayanların, doğru okuma yapamayacakları için süreçte zarar görecekleri kesin.
Marketlerde neler oluyor?
Belki de en hazırlıksız yakalanan marketler oldu. Birkaç gün içinde raflarda ana gıda ürünlerinin satılması, diğer ürünlerin de normalin çok üstünde tükenmesi marketçilerin hiç yaşamadığı bir durumdu. İlk iş telefonlara sarılıp toptancılarından fazla sipariş verip hemen yollanmasını istediler. Ancak yüzlerce market aynısını yapmıştı ve bu siparişler toptancıların dağıtım ağ gücünü çok aşıyordu. Dolayısıyla toptancıların marketlere servis zamanı uzadı. Ürünlerin geç gelmesi marketçileri farklı çözümlere itti. Marketçiler siparişlerin çabuk gelmesini sağlamak için kendi kamyonlarını toptancıların depolarına yolladı. Bir hafta sonra yasal zorunluluklar ve daha iyi hizmet için toptancıların çoğu depolarına girilmesini yasakladı. Sadece telefon ve mail ile sipariş alabileceklerini belirttiler.
Toptancı hallerinde ise iş daha farklı oldu. Marketçiler her gün açık olan hallerden daha çok ürün almak için toptancılara baskı yapmaya başladı. Depolarda sürümü hızlı olan ürünlerin markasına bakmadan alarak market raflarına yerleştirdiler. Marketlerde elemanlar raflara ürün doldurmaya yetişemeyince gece de çalışmaya başladı. Tüm market elemanları bir yandan müşterilerle ilgilenirken bir yandan da kendi sağlıkları için endişe ediyor. Market sahipleri ve yöneticileri, hizmetlerin aksamaması için ellerinden geleni yaptığı halde kasalarda uzun kuyruklar oluşmasının önüne geçemiyor. Bir taraftan müşteri memnuniyeti ile uğraşırken diğer taraftan marketin yasal zorunluluklarını da dikkate alarak mücadele ediyorlar.
Market içinde hijyen kurallarının daha iyi ve tam olması için çalışılması, her zamankinden fazla müşteri yoğunluğu tüm süreçlerin uzamasına neden oldu. Market elemanları canlarını ortaya koyarak hizmet vermeye çalışıyor. Bu yoğun çalışma temposu sürdürülebilir değil. Market sahipleri buna bir çözüm üretmeli.
Bu arada marketler internet üzerinden sipariş almaya başladı. Bazı bölgelerde evlere servis hizmeti veriliyor. Ayrıca duyarlı marketçiler yaşlılar ve hastalarla özel olarak ilgilenmeye başladı.
Bu zor durumu başarılı bir şekilde atlatacağımıza inanıyorum. Olumsuzluklar sektör içindeki iletişimi olumlu etkiliyor ve insanların birbirleriyle olan iş-sosyal ilişkileri çoğalıyor, iyileşiyor. Zorluklardan güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum. Bu vesileyle sektörde emek veren tüm çalışanlara gönülden teşekkürlerimi sunuyorum."