Kurduğumuz Avrupa Türk/Etnik sektörü korumak ve sürdürebilirliğini sağlamak.
Değerli gıdacılar son zamanlarda özellikle Avrupa ülkelerinde Türkiye kökenli markaları sıkça görmekteyiz. Avrupa´da bayileri olmasına rağmen Türkiye´den markalar spot olarak Avrupa ülkelerine ihracat yapmaya ve ürünlerini satmaya başladılar.
Bu durumu iyi anlamak, iyi analiz etmek gerekli diye düşünüyorum.
Etnik Sektör; herkesin bildiği gibi %99 Avrupa, America, Avusturalya vb. gibi ülkelere çalışmak için giden büyüklerimiz tarafından inşa edilmiş ve zamanla toptancı, üretici, dağıtımcı markalar oluşmuştur. Aynı zamanda da Türkiye kökenli markaların ürünlerini bu ülkelere ithalatını yaparak Türk ekonomisine ve yaşanılan ülkelere ciddi katkı sağlamışlardır.
Avrupa, Amerika, Avustralya vb. diğer ülkelerde toptancılık yapan Türkler, Türkiye kökenli firmalar bu ülkelerde Türk marketleri ve diğer marketler sayesinde Türk ürünlerinin satılmasını ve tanınmasına vesile olmuşlardır.
Avrupa´da Türk toptancıları ve Türk marketleri olmasaydı, bu markaların hiçbiri bu derecede Avrupa ülkelerinde tanınmaz ve satılamazdı!
Avrupa Türk/Etnik Gıda Sektörünü anlamak ve değerini bilmek gerekli!
Avrupa Türk/Etnik Gıda Sektörü Türk ekonomisine katkı sağlarken Türk gıdalarının ve yemek kültürünün tüm dünyaya yayılması ve tanınmasının temel direğidir!
Ayrıca Türklerin genel gıda ticareti içerisinde etnik ürünlerle tanınmasına ve dünya gıda ticareti içerisinde bilinmelerine vesile olmuştur.
Avrupa´da yıllardır bayiliği olan ürünlerin spot yoluyla Avrupa ülkelerine ihracat edilmesi ve satılmaya çalışılması; Türkiye kökenli markalar ve bayilerin Etnik sektöre olacak etkileri üzerine ciddi çözüm üretmesi gerekli diye düşünüyorum.
En önemli sorun da iç piyasaya sürülen spot ürünlerin Türkiye için üretilmiş olması ve Avrupa gıda yasalarına uygun olmamasıdır. Bundan dolayı etnik sektör ciddi zarar görebilir.
Örnek olarak;
Etiketlerin ithalat yapılan ülkenin dilinde olmamasını gösterebiliriz. Olsa da sonradan etiket hazırlanması. (Yasalara yine uygun olmuyor) Bu ürünlerin düzenli şekilde servis edilmemesi, Almanya için paketleme yasası gereği ödenmesi gereken paraların ödenmemesi, Bulgur, Zeytinyağı ve şeker ürünlerinde ödenmesi gereken vergilerin ödenmemesi vb. bir çok yasal gereklilik yerine getirilmiyor.
Özellikle Avrupa´da markaların bayiliğini yapan
distribütörlerin,
toptancıların,
temsilciliklerin veya kendi ürünlerini pazarlayan markaların artık Avrupa satış sistemlerini ve kanalları ciddi şekilde analiz etme zamanının geldiği görülüyor. Firmalar; üretilen ve ithalatı yapılacak ürünün tüm Avrupa ülkelerinin ihtiyacı olan bölgeleri kapsıyor mu diye kendilerine sorması gerekli.
Partnerlik yaptıkları firmalar bölgelerine hakim olup tam anlamıyla ihtiyacı karşılayabiliyor mı diye analiz yapılmalı.
Önemli olan diğer bir konu da Avrupa Türk/Etnik sektörde olan
Marka
Üretici
Toptancı
Distribütörler
Marketçi
Bayilerin
Yöneticilerin
Sektörde çalışanların
Satış elemanların
Firma sahiplerinin mutlaka ama mutlaka kendi aralarındaki sektör ilişkilerini geliştirmeleri gereklidir. Ayrıca sektörün ihtiyaçlarına, sorunlarına beraber hareket ederek çözüm üretmeleri gereklidir!
Türkiye kökenli markaların bu konulara çok fazla dikkat etmezlerse çok ciddi zarar görebilirler hatta Avrupa pazarını kaybedebilirler.
Bu kadar büyük ve büyümekte olan sektörü artık kimse tek başına mücadele ederek ayakta tutamaz!
Binbir zahmetle ve emekle kurulana sahip çıkmak ve sürdürebilir hale getirmek tüm sektörün görevi olmalı.